Ben Ahmet Gökdemir. Gökdemir ailesinin beş çocuğundan en büyüğüyüm. Bugün, yılın en özel günlerinden biri olan Anneler Günü’nde kalemi elime alırken içimden yükselen hisleri tarif etmekte zorlanıyorum.
Çünkü anlatacağım kişi; sadece annem değil, hayatım boyunca sırtımı yasladığım dağ, yüreğimi ısıtan güneş, yolumu aydınlatan ışıktır. O, benim annem Ayşe Gökdemir’dir.
Annem… O ismi her andığımda boğazım düğümlenir, gözlerimin önüne çocukluğumdan bir sahne gelir.
Soğuk bir kış günü, sırtımıza kendi hırkasını örten bir kadının görüntüsü. Biz fark etmeyelim diye kendi yorgunluğunu gecelere saklayan, yastığa baş koyduğunda sessizce ağlayıp sonra sabaha güneş gibi uyanan bir anne benim annem.
Ayşe Gökdemir sadece bir ev kadını değil; aynı zamanda bir öğretmen, bir doktor, bir psikologdu bizim için. Her düşüşümüzde dizimizi saran, her başarımızda gözleri dolan, her derdimizi gözümüzden anlayan bir kalpti. Kendi hayatını bize adayan bir emek insanıydı. Bizi büyütürken yaş aldığını fark ettirmemeye çalışan, saçlarına düşen beyazları dert etmeyen, ama içten içe yorgunluğu her geçen gün artan bir fedakârlıktı annem.
Annemin mutfağı sadece yemek kokmazdı; onun mutfağı sevgiyle, dua ile, sabırla yoğrulmuş bir yaşam alanıydı. O mutfakta ne pişerse şifa olurdu, çünkü her lokmada onun sevgisi, emeği, duası vardı. Evin içini sadece yemek değil, annemin varlığı ısıtırdı. Onun nefesi, sesinin tonu bile evimizi yuva yapmaya yeterdi.
Ben gazeteci oldum, Türkiye'nin dört bir yanında haberler kovaladım. Sayfalar dolusu yazılar yazdım, manşetler attım. Ama annemin gözlerine baktığımda hissettiğim kadar yoğun bir duyguyu hiçbir kelimeyle ifade edemedim. O gözlerde ne hikâyeler, ne fedakârlıklar, ne içten sevgiler vardı... Gazetecilik mesleğim bana çok şey öğretti, ama asıl öğretmenim her zaman annem oldu. Bana doğruyu, yanlışı, insan olmayı, merhameti ve sabrı öğretti.
Benim annem kelimelere sığmaz. O bir ömürdür, başlı başına bir destandır. Öyle anlar oldu ki, karanlık içinde bir çıkış ararken annemin duasını hissettim omzumda. Onun yüreğinden gelen bir güçle yeniden doğruldum. İşte o yüzden ne bir çiçek, ne bir hediye onun karşılığını verebilir. Çünkü onun verdiği sevgiyi hiçbir şey ölçemez.
Bugün ona bir çiçek götüreceğim belki, ama içimden geçen binlerce teşekkürün sadece bir tanesini bile ifade edemez o çiçek. Anneciğim, iyi ki varsın. Senin evladın olmak, ömrümün en kıymetli onurudur. Sana olan sevgimi tarif edecek kelime yok, ama her kalp atışımda senin adın var.
Bu vesileyle, başta şehit anneleri ile gazilerimizin anneleri, annem Ayşe Gökdemir olmak üzere, eşim Hatice Gökdemir ve bizlerin her zaman yanımızda olan kayınvalidem Fatma Serçe ile yüreği sevgiyle dolu tüm annelerin Anneler Günü’nü kutluyorum. Ellerinizden öpüyor, dualarınızı eksik etmemenizi diliyorum.
Sonsuz sevgi ve minnetle,