Geçmişte, bugün ve maalesef gelecekte de var olacak olan bu ötekileştirme, başörtümüzün peşini bırakmadı.
Bu kadar korku neden? Artık bu tarz insanlardan gerçekten gına geldi! Yaşadığımız topraklar hepimizin; bu memleket bizim. Ama siz, bizleri sadece görsel olarak değil, kullandığınız üslupla da rahatsız ediyorsunuz.
Madem bu topraklar hepimizin, o halde sizi görmek istemiyoruz” diyorsunuz ya, hadi gelin birlikte kısa bir tarih gezintisi yapalım.
11. yüzyılda, Selçuklu Türklerinin Anadolu’ya girişiyle başladı bu serüven. 1071 yılında Sultan Alparslan’ın Malazgirt Meydan Muharebesi’nde kazandığı zaferle Anadolu’nun kapıları Türklere açıldı. Bu süreçle birlikte Anadolu İslam’la tanıştı. Türkler ise İslam’la tanıştı. Böylece başörtüsü de bu toprakların kültürünün, tarihinin ayrılmaz bir parçası oldu.
Ah be Yeşim Salkım… Biz bu ülkeye sonradan gelmedik. En başından beri buranın parçasıyız. Başörtüsü, bu ülkenin taşında, toprağında, tarihinde, destanlarında var. Bu ülkede ilmek ilmek emeği olan başörtülü teyzelerin, anaların hakkı var. Sadece sokaklarında değil; fabrikasında, tarlasında, okulunda…
İsteyenin istediği gibi giyindiği bu ülkede, ben de inancımdan dolayı taktığım bu örtü yüzünden kendi ülkemde ötekileştirilmeyi oldukça rahatsız edici buluyorum. Israrla “Bu ülkede bunları görmek istemiyoruz” dediğiniz kadınlar bugün bu ülkenin mimarı, mühendisi, doktoru… Yeri geliyor, çocuğunuza şifa olan bir sağlıkçı…
Bu insanlar da bu ülke için vergi ödüyor, emek veriyor. Ama siz onlara bakınca sadece bir örtü görüyorsunuz. Oysa biz, bu topraklarda var olan bin yıllık bir tarihi, bir mücadeleyi, bir inancı taşıyoruz.
Kendi inancımızı…
Eğer rahatsız oluyorsanız başörtüsünden ve bu toprakların tarihinden, kusura bakmayın, o zaman siz gidebilirsiniz.
#YeşimSalkım #BaşörtümüzBakiOlacak