Türkiye ve Kırıkkale’de Kırsal Kalkınma (1)

Tarım ve hayvancılığın bir ülke için ne kadar önemli olduğunu tartışmak bence en saçma şeylerden birisi olur. Tartışmaya bile kapalı olan bir konu niçin yeterli önemi görmüyor? Televizyonlarda sadece magazinel konular tartışılırken niçin tarım ve hayvancılığın sıkıntılarını, problemlerini, daha iyi bir duruma nasıl getirilir vb. konular tartışılmıyor? Kendi adıma benim yapabileceğim bu konudaki araştırmalarımı, bilgilerimi duyurmaya çalışmak. İşte bu yüzden bana ayrılan köşemde Türkiye’de ve Kırıkkale’nin çevresinde tarım ve hayvancılığın sıkıntılarını, problemlerini ortaya koyarak bu sıkıntıların çözüm yolları üzerine durmak istiyorum.
İlk olarak tabi ki de ekonomik problemler üzerinde durmak gerekiyor. Kırsalda yaşayan için kendisi ne üretiyorsa hayatı ona bağlıdır. Memur gibi ya da fabrika işçisi gibi aylı sabit bir geliri yoktur. Ürettiğini yer içer, ürettiğini satar para kazanır diğer ihtiyaçlarını karşılar. Eğer üretemez ve ürettiğini de değerinde tüketiciye satamaz ise içinde bulunduğu yaşamsal döngüsünü devam ettiremez ve ‘’ göç’’ dediğimiz durum ortaya çıkar. Bu yüzden ilk olarak burada hayvansal girdi çıktı maliyeti üzerinde durmak istiyorum.
Ülkemizde hayvan beslemek masraflı bir iştir. Özellikle besi hayvancılığında verilmesi zorunlu olan ‘’fenni yem’’ adı verilen fabrikasyon yemin verilmesi hayvancılığın kar oranını düşürdüğü için bu sektörün çekiciliği azalmakta. Peki bu kadar önemli olan hayvan yeminin üreticilerimize ucuz yoldan ulaştırmak için ne yapmamız gerekiyor? Bu sorunun basit bir cevabı var: Her bölgeye ‘’devlet yem, ülke yem, millet yem vb. ‘’ isimlerle devlet tarafından yem fabrikası kurulup maliyetinin biraz üstünde satışı yapılması gerekmektedir. Bu sayede üreticimiz hem keyfi satış yapan özel sektör fabrikaların kurbanı olmaktan kurtulacak hem de ucuz üretim yapacakları için kar oranları artıp üretimin devamlılığı sağlanacaktır.
Yem fabrikalarımız ürettiği yemdeki ham maddelerin neredeyse yarısını ithal etmektedir. Özellikle soya küspesi çok büyük bir pay olarak karşımıza çıkmakta. Yem üretiminde kullanılan soya ve diğer ham madde ürünlerinin üretiminde üreticimize nöbetleşe ekim konusunda hem teşvik hem de gerekli bilimsel bilgilerin verilmesi gerekmektedir. Bu sayede döviz çıktısının önüne geçilerek enflasyon ile de küçük de olsa bir mücadele söz konusu olacaktır. Diğer yandan bu sistemin birçok artısı olacaktır. Bu artılara baktığımızda, fabrikaya ham madde ihtiyacı olacağı için (arpa, buğday, mısır, tuz…) üreticimizin ürettiği tüm ürünlere devlet tarafından alış garantisi olacaktır.
Fabrikada çalışacak insan gücüne; il ve ilçelerdeki satış bayilerinde insan gücüne ihtiyaç olacağı için küçük de olsa istihdam ortamı oluşturulmuş olacaktır. Ülkemizde 2025 yılı itibariyle 457 adet yem üretim fabrikası bulunmaktadır. Bu proje ile bu fabrikaların keyfi zam yapmasının önüne de geçilmiş olacaktır. Hem çiftçimiz kazanacak hem de hayvan üreticimiz daha ucuz hayvan yemi elde edeceği için kar marjı yükselecek ve kırsaldaki yaşamına devam edip üretim sürekliliği sağlanabilecektir. Bu sistemi çevresi tamamen kırsal yerleşmelerle çevrili Kırıkkale ve çevresi içinde uygulanabilir. Bu sayede köylerden merkeze göç engellenerek merkezde de ucuz ve doğal hayvansal ürünlerin vatandaşlarımız tarafından daha kolay bir şekilde elde edebilmesinin önünün açılması sağlanmış olacaktır.
Besiciliğin en temel sorunu olan ‘’ hayvansal maliyet’’ üzerinde durduktan sonra bir sonraki yazımda sosyal hayattın içinde ekonomik sorunlar üzerinde devam edeceğim.

Bu yazı toplam 324 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
40 Yorum
Zeki Zöngür Arşivi